Embriyonun Üreme Potansiyelinin Değerlendirilmesi (ERP)
Tüp bebek (IVF), genellikle kısırlık tedavisinde etkili bir ilk basamak tedavi olarak kabul edilir. Tüp bebekteki önemli bir sınırlama, transfer öncesi embriyonun üreme potansiyelini veya yaşayabilirliğini tahmin edememektir.
Bu nedenle, tüp bebeğin en önemli yönü embriyo seçimidir: bir kohort grubundaki hangi embriyoların yaşayabilir ve yetkin olduğunu nasıl belirleyeceğimiz.
Tüp bebek için, hangi embriyoların başarıyla implante olacağını ve gebelik boyunca devam edeceğini, hangilerinin etmeyeceğini bilmemiz gerekir. Bu zorluk, "Tüp Bebek Paradoksu"na yol açmıştır: tüp bebekte gebelik oranlarını korurken veya artırırken çoğul gebelik insidansını nasıl azaltacağımız.
Morfolojik inceleme, embriyo seçimi için birincil araç olmaya devam etmektedir, ancak yetersiz bir yöntem olduğu iyi bilinmektedir. Embriyo yaşayabilirliğini değerlendirmek için genomik, proteomik ve transkriptomik yaklaşımlar da dahil olmak üzere daha yeni yöntemler araştırılmıştır.
Ancak, bu ölçümler invaziv bir embriyo biyopsisi olmadan doğrudan yapılamaz ve çok zaman alır. Biyospektroskopi tabanlı metabolomiklerin geliştirilmesi, "Tüp Bebek Paradoksu"nu çözen yeni, non-invaziv bir tekniktir.

Yeni, hızlı ve non-invaziv bir embriyo seçim tekniği kullanarak çoğul gebelikleri azaltma
Tüp bebek yoluyla çoğul doğumların tehlikelerini aşmak için, birçok ülke tüp bebekte tek embriyo transferini zorunlu kılmıştır. Açıkçası, hangi embriyonun başarılı implantasyon ve gebelik için gereksinimleri karşılayacağını tahmin edebilmemiz gerekir.
Tüp bebekte embriyo yaşayabilirliğini değerlendirmek için genel kabul görmüş klinik uygulama ve bakım standardı, gelişmekte olan embriyonun morfolojik özelliklerine dayanmaktadır. Bölünme oranları ve morfoloji, tüp bebeğin ilk günlerinden beri kullanılmaktadır, ancak devam eden bir gebeliği sürdürebilecek embriyoları başarılı bir şekilde tanımlamada çok doğru bir yöntem olmaktan uzaktır. Sonuç olarak, bu sorunu aşmak için tüp bebek klinikleri tarafından invaziv veya non-invaziv tekniklere dayalı yeni embriyo değerlendirme araçları aranmaktadır.
Geçmişteki sayısız hayvan ve insan çalışması, embriyonun çevresindeki kültür ortamını, o embriyonun implante olup olmayacağını tahmin etmek için kullanılabilecek bir şekilde değiştirdiğini göstermiştir. Klinik tüp bebek için sorun her zaman şunlar olmuştur:
- Değişikliği embriyoya zarar vermeden ölçme yeteneği.
- Değişikliği hızlı bir şekilde ölçme yeteneği.
- Değişikliği tutarlı ve doğru bir şekilde ölçme yeteneği.
Biyospektroskopi Tabanlı Metabolomik (BSM) Kullanarak Non-invaziv Analiz
Metabolomik, yukarıdaki 3 kriterin tamamını karşılayan yeni bir tekniktir. Embriyoları çevreleyen kültür ortamının non-invaziv metabolomik profillemesini içerir. Oksidatif ve enerji metabolizmasının biyobelirteçlerini (metabolit profilleri) profillemek için Yakın Kızılötesi (NIR) spektroskopisi kullanmak, tüp bebekte üreme potansiyeline sahip embriyoları doğru bir şekilde tanımlamamızı sağlar.
Günümüzde, non-invaziv Metabolomik tekniği, yaşayabilir embriyoların tanımlanmasına yardımcı olmak ve hasta sonuçlarını iyileştirmek için mevcut klinik uygulamalarla (örneğin, morfoloji) birlikte kullanılmaktadır.
*James T. Posillico Molecular Biometrics LLC, Chester, NJ, ABD işbirliğiyle